DİNİ BİLGİLERİN ADRESİ
www.diniresimler.tr.gg  
  ANA SAYFA
  DİNİ BİLGİLER
  SURELER
  DUA'LAR
  İMANIN SARTLARI
  HADİS'LER
  KANDİLER
  YASİN-İ ŞERİF
  DİNİ ATASOZLERİ
  SİFA AYETLERİ
  CEHENNEM AZABI VİDEO ANLATIM
  *İlahiler Dinle*
  *Online Kuran-ı Kerim Dinle*
  *ßuyuk Melekler Ve Vazifeleri*
  *allah yazili harika resimler*
  *en guzel cami resimleri*
  *Canakkale Marsı*
  *İlginc Bilgiler Okumanızı Tavsiye Ederim*
  *dua eden eller*
  *ayetel kursi*
  *Kabeden Canlı Yayın*
  *Musluman Cocuklar*
  *Ahlak Bilgileri*
  *40 Hadis Video*
  *HZ.Veysel Karani Hayatı*
  *Gunun Hadisleri*
  *Oruc*
  *Dort Mezhebe Gore Abdestin Farzlari*
  *Namazda Okunan Dualar*
  *Kan Damarda Guzel*
  *Veda Hutbesi*
  *Amellerin Siratta Faydasi*
  *Kıyamet*
  *Yunus Emre'den*
  *Nasıl Musluman Olunur*
  *365 Gun Dua*
  * Namaz Vakitleri*
  *Elif Ba Resimli Anlatım*
  *İsmi Anılımyan Peygamberler*
  *medinede bir goruntu*
  Ziyaretşi defteri
  ANKET
  Galeri
  *Yaratılıs*
  *Abdest*
  *Abdest Duaları*
  *Gusül(Boy Abdesti)*
  Mevlana Halid-i Bağdadi
  ABDULLAH BİN MÜBÂREK
  İBNİ ABİDİN
  İmam-ı Nevevi
  SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN
  SÜFYÂN-I SEVRÎ
  ELAZIĞ'LI HACI HAYDAR EFENDİ HAZRETLERİ
  ÜFTADE HAZRETLERİ
  CÜNEYD-İ BAĞDADİ HAZRETLERİ
  Takva’nın Alametleri Nelerdir
  İyiliği yay, kötülüğü koy
  Başkasıyla alay etmek den kaçınmak
  Gıybetin kokusu vardı
  'Keşke' Demeyin!
  Kardeş hakkı
  Şükür nimeti artırır
  İçimizdeki Hurafeler
  Sağ Eli ve ayağı Kullanmak
  Hutbe - İslam iyilik dinidir
  Hutbe - Doğruluk İslam’ın emridir
  Sabah namazı cennettir
  Namaz yalnız olmadığımızı öğretiyor
  Namaz son halkadır
  İlk Müslüman: Hz. Hatice
  Hz. Ali'nin Müslüman Oluşu
  Hz. Ebû Bekir Müslümanların Safında
  Hz. Bilâl-i Habeşî'nin İşkenceye Uğraması
  Hz. Osman Müslümanların Safında
  Halid bin Said'in İslâma Girişi
  Ebû Zer-i Gıfarî'nin İslâmla Şereflenmesi
  Habbab bin Eret'in Müslüman Olması
  komsuluk hakkı
  İslamda Cok Evlilik
  İslam Ve Akraba Evliligi
  Tecdid-i İman Duası
  Haccın hükmü
  Haccın fazileti
  Haccın şartları
  Vekaleten Hac
  Haccın farzları
  İhram ve hükümleri
  Haccın vacipleri
  Forum
  İletisim
  en iyi 10 top lıste
  ZEKAT
  Zekâtın Faydaları
  Zekat Kimlere Farzdır?
  Zekât Kimlere Verilir
  Zekât Kimlere Verilmez?
  Zekatın Ödenmesi
  KURBAN
  Kimler Kurban Keser
  Hangi Hayvanlar Kurban Edilir
  ABDEST
  Abdestsiz Olarak Yapılması Yasak Olan Hususlar:
  Abdestin Farzları
  ABDESTİN SÜNNETLERİ
  ABDESTİN EDEBLERİ
  ABDESTİ BOZAN DURUMLAR
  ABDESTİ BOZMAYAN DURUMLAR
  HAC
  Hac Kimlere ve Ne Zaman Farzdır
  Haccın Edasının Şartları:
  Haccın Vacipleri
  Haccın Sünnetleri
  UMRE
  Niçin İbadet Ediyoruz
  İbadet Çeşitleri
  İbadetin Faydaları
  İman İle İbadet Arasındaki İlişki
  Sıla-i Rahim
  Çocuğun kefaleti
  İslamda Çok Evlilikk
  Evlenilmesi haram olanlar
  İslam'da Evlenmenin Hükmü Nedir?
  ESİTLİK
  Kadının Çalışması
  ALENÎ DÂVET
  Yakın akrabaları dâvet
  Giriş sayfasının başlığı
Site Admini:Resul Cengiz(12.04.2007)
Gıybetin kokusu vardı
Gıybetin kokusu vardı

Ensar’dan Cabir b. Abdullah (r.a) anlatır: “Rasulullah’ın zamanında şiddetli (ve kötü kokulu) bir rüzgar esmişti. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v) ‘Münafıklar müminlerden bazılarını çekiştirdiler, bu yel onun için esti’ buyurdu.” Müzekki’n Nüfus adlı eserinde bu olaya değinen Eşrefoğlu Rumi o yelin şimdi de estiğini, hatta o zamankinden daha da şiddetli olduğunu, ama bunu halk tabakasının anlayamadığını belirtir. O kötü kokuyu ancak manevi olgunluğa erenlerin anlayabileceğini söyler ve bundan duydukları rahatsızlık nedeniyle alimlerin halktan uzaklaşıp, tenha köşelere çekildiklerini anlatır.

“Dedikodu edenlerin ağızlarından çıkan o pis kokuyu avam neden hissetmez?” sorusunu ise şöyle yanıtlar Eşrefoğlu: “Dedikodu halk arasında o kadar çoğalmıştır ki, halkın burnu artık bu kokuya alışmıştır. Debbağları (deri terbiye eden) ve kirişçileri (bağırsak işleyen kişi) görmez misiniz? Onların çalıştıkları yerdeki kokuya kimse tahammül edemez. Ama kendileri bunu hissetmez ve iğrenmezler. Çünkü gece gündüz o koku ile haşır neşirdirler. İşte dedikodu yapanlar da böyledirler.”

İyi ama yalan değil ki!

Günümüzde o kadar çok dedikodu yapıyoruz ki bırakın kokusunu almayı ya da rahatsızlık duymayı konuştuklarımızın dedikodu olduğunu bile bilmiyoruz çoğu zaman. Bir araya gelinmiş zamanlarda yahut sevdiklerimizle yaptığımız telefon konuşmalarında hep, o an orda olmayan kişiler etrafında dönüyor sohbet. İyi ama yalan değil ki, biz doğru olanı konuşuyoruz. İçine düştüğümüz bu yanlışlık konusunda Allah Rasulü (s.a.v) sözün, yalan olsa zaten gıybet değil iftira olacağını söylüyor. Hucurat suresinin 12. ayetinde ise “Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın” buyuran Rabbimiz gıybet etmememiz hususunda bizleri açıkça uyarıyor.

Gıybet açık bir günah olmasına ve içinde en az bir şahit barındırmasına rağmen, aslında son derece gizli. Hayatımızdaki varlığını itiraf edemediğimiz, başta kendimizden gizlediğimiz ya da çok uzaklarda olduğunu düşündüğümüz bir günah. Peki gerçekten de gıybet bizden uzak mı, yoksa bu konuda kendimizi mi kandırıyoruz? Allah Rasulü (s.a.v) gıybetin tanımını şöyle yapıyor “Birinizin kardeşini hoşlanmayacağı bir şeyle anmasıdır.”

Televizyondaki kitlesel gıybet

Televizyon kanallarının gözde(!) programları arasında yer alan magazin haberleri yahut da sabah kuşağını kuşatan kadın programları tam olarak Efendimiz’in gıybet tanımı çerçevesinde yer alıyor. Ünlü isimlerin birbirini çekiştirmesi yahut da sıradan insanların ailevi meselelerini dedikodu formatında tüm halkla paylaşma dürtüsü sonucu, gıybet iki-üç kişiyle sınırlı kalmayarak tüm halka mal oluyor. Böylece kitleselleşen her tutum gibi gıybet de zamanla normalleşerek hayatımızın içinde yer ediniyor. Oysa gıybet edilen ortamlarda bulunmakla ilgili olarak Hz. Ali (k.v) şöyle buyuruyor: “Gıybeti dinleyen kimse, gıybet eden gibidir.” Sonuç olarak ağzımızı bile açmadığımız halde, televizyon açık durduğu müddetçe biz de bu günaha ortak oluyoruz. Bu günahın bir parçası olmak istemiyorsak ne yapmalıyız?

“Gıybet edene sus diyene yüz şehit sevabı vardır” buyuran Seyyid Abdülhakim Arvasî (k.s) gıybet edilen ortamları düzeltmeye çalışmanın ne kadar büyük bir sevap olduğunu anlatıyor. Televizyondaki gıybete dur demenin yolu ise bu tarz programlara itibar etmemekten geçiyor. Ancak hayatımızdan gıybeti çıkarmak için sadece televizyon izlemememiz yetmez. Öncelikle kendi konuşmalarımıza dikkat etmeliyiz. Ayet ve hadiste belirtilen gıybet kapsamına giren sözlerden kaçınmalı ve bu tarz sohbetlere dahil olmamalıyız.

Sevaplarımız kime gidiyor?

Gıybetini yaptığımız kişilerden helallik almadığımız müddetçe onların günahlarını alıyor ve kendi sevaplarımızı da onlara veriyoruz. Gıybetin belki de en acı tarafı olan bu olay, sevmediğimiz insana karşı bizi daha aciz hale sokuyor. Abdullah b. Mübarek (k.s) “Gıybet etmem zaruri olsaydı annemi ve babamı gıybet ederdim. Çünkü sevaplarımı almaya onlar daha çok hak sahibidirler” der. Ağzımızdan çıkacak kelimeler için bir kez daha düşünelim. Sözünü ettiğimiz kişiler, sahip olduğumuz sevapları almayı hak eden insanlar mı gerçekten?

Dedikoducu yaftası yemeği bir tarafa bırakalım; ahiret günü sevap defterimiz açıldığında, dünyada yaptığımız iyiliklerin defterimizde yazılı olmadığını; çünkü bunların gıybetini ettiğimiz kişilerin defterlerine gittiğini görmek... Dahası gıybetini yaptıklarımız haklarını helal etmediği için cennete bir türlü varamamak… İnsan için son derece ibretlik olan bu tabloyu İmam Şarani (k.s) şu hadisle anlatır: “Kıyamet gününde bir insanın amel defteri açık olarak getirilir. Hak Teala’ya ‘Ey Rabbim benim çok güzel amellerim ve iyiliklerim vardır, bunlar benim sayfalarıma yazılmamıştır’ deyince, o kimseye şöyle denir: ‘Gıybet yaptığın için bu güzel amellerin, amel kitabından silinip çıkarılmıştır.”

Gıybet konusunda içine düştüğümüz bir diğer yanılgı da yaptığımız amellerin gıybet günahlarını telafi edeceği düşüncesidir. “Ben iyi bir insanım” ön kabulüyle yapılan bu yanlış ne yazık ki pek çoğumuzu içine alıyor. Bu hususta Aliyyü’l Havvas şöyle der: “Herhangi biriniz bir Müslümanın gıybetini yapıp da sonra kendi kendine ‘Benim öyle güzel amellerim var ki yaptığım gıybetin günahlarını bağışlatır’ demesin. Çünkü olabilir ki hakkında konuştuğu kimseye bütün amellerini kefaret olarak verir de yine onu ikna edemez.

 
www.diniresimler.tr.gg  
   
C.R (12.04.2007)  
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol