O, iman küfür, mü'minle kâfir arasındaki alâmetifarikadır. Allah Teâlâ ile kulu arasındaki en kestirme yol, takvanın en belirgin işareti namazdır. Huzurda muhasebesi yapılacak olan ilk amel de namazdır.
Namazın yeri için yapılabilecek yeni bir tarif yoktur. O, iman küfür, mü'minle kâfir arasındaki alâmetifarikadır. Allah Teâlâ ile kulu arasındaki en kestirme yol, takvanın en belirgin işareti namazdır. Huzurda muhasebesi yapılacak olan ilk amel de namazdır. Terk edilmesinin dini terk etme olarak algılanıp algılanamayacağı tartışılan yegâne ibadet de odur. Bunun için ashap, namazın terkini küfür görmüşlerdir. Sahabe gözüyle bakıldığında namaz için 'İslam'ın ta kendisi' denmesi mümkündür.
Gerek camilerin ve mescitlerin çoğalmasına ve gerekse namaz kılan mü'min sayısının gözle görülür bir artış göstermesine bakıldığında namaz için, bir ilerleme kaydedildiğini söylememiz mümkündür. Namaz kılınma oranı, önceki dönemlere göre daha fazladır. Bunun için Rabbimize hamd ederiz. Dolu dolu camiler, göğsümüzü kabartan, umudumuzu coşturan işaretlerdir. Namaz vaktine ayarlanmış toplantılar, namaz vakitlerinde duran otobüsler heyecan uyandıran uygulamalardır.
Hangi namaz?
Namazın önemi, onu 'olsun da nasıl olursa olsun' mantığından çok, 'emredildiği gibi olsun' anlayışıyla eda etmeyi gerektirir. Şartlarına riayet edilmeyen bir namazın varlığı, bir sorumluluktan kurtarırken diğer sorumluluğa itebilir. Namazın şartları ve rükünleri namazın kendisi kadar önemlidir. Zira namaz, lütfen yaptığımız bir ibadet değildir. Aksine namaz, bizden kabul edilmesi için lütfe muhtaç olduğumuz en önemli ibadettir.
Çocukların namaza alıştırılma süreci de dâhil olmak üzere namazın anıldığı her yerde bir ciddiyet olmalıdır.
Namazın uzun veya kısa kılınması da ihtiyari değildir. Namazın muayyen bir uzunluğu vardır. Bilhassa cemaatle kılındığında o ölçülere uyulması sünnete ittiba gereğidir. Münferit kılınan namazlarda ise, uzun tutma konusunda, namaz kılan muhayyerdir.
Namazın uzun veya kısa kılınması, bir rekâtın şu kadar dakikada veya daha uzun, kısa kılınması için söylenmez. Namazda uzatılıp, kısaltılabilecek olan sadece kıraat ve tesbihattır. Bunun dışında namaz uzamaz, kısalmaz. Özellikle TA'DİLİ ERKÂN açısından bakıldığında, namazın farzı da nafilesi de aynı olmalıdır. Değişken olan, Fatiha'dan sonraki kıraat ve rukü ile secdelerdeki tesbihlerdir.
Namaza bakış
Namazı, Müslüman olmamızın bize yüklediği önemli bir görev olarak görmemiz doğru bir görüştür. Namazın, İslam'dan kopacak son halka olması açısından da incelenmesi halinde namaza bakışımız daha geniş bir açıdan olacaktır. Namaz, dinin son halkasıdır. O, içi doldurulmuş olarak bulundukça din vardır. O gittikten sonra ise dinin varlığından söz etmek çok zor olacaktır.
Namazın kendisi, namazın huşuu, namazın abdesti, namazın takkesi çok önemli simgelerdir.
Namaz başlı başına bir simgedir.
Değişmeyen gündemimiz namazdır!
Namaz, en önemli ibadetimiz olarak, en yoğun ilgi gösterdiğimiz gündemimiz olması gerekir. Namaz fıkhını ciddiye almak bizim bakışımızı yansıtır. Namazın bütününe bakışımız kadar, namazın eda edilişine de bakışımız önemlidir. Namazın farziyetine iman edip onu nafile gibi veya baştan savma gibi eda etmek, bakış tarzı ile uygulama arasındaki bir çelişkidir. Namazı eda etmedeki ölçümüz İHSAN olmalıdır. İHSAN ise, her ne kadar biz görmüyor isek de O, bizi görüyor olduğuna iman ettiğimiz Allah'ın huzurunda kılma ölçüsüdür. Namaz nihayetinde küfürle aramızdaki farktır. O farkın incelmesi veya zayıflaması bizim için imanımızla ilgili sorunlar üretebilir. Çünkü namazdaki gevşeme sadece namazla sınırlı kalmaz; namazın alt seviyelerinde kalan pek çok ibadet hatta kimliğimizle ilgili davranışlarımız namazdaki gevşekliğin etkisinde kalarak gevşeyebilir, kaybolmaya yüz tutabilir.
Namazın vaktine ve cemaatle kılınması, gevşemenin en çok ortaya çıktığı iki noktadır. En çok dikkat edilecek iki nokta da bunlardır: Vaktinde ve cemaatle. Kötülüklerden alıkoyan, mü'mine derece yükselten namaz, şartlarına riayet edilen, cemaat bereketi ile eda edilen namazdır.
Gizli engeller
Namaza engelden söz edildiğinde, işverenlerin işçisinin namazına engel olması veya benzeri durumlar akla gelir. Bir de namazın elde edilmesi beklenen ecirlerin, namazdan kaynaklanan feyzin oluşmasını engelleyen gizli engeller vardır. Bu engeller, camiler ve namaz kılınan mekânlardaki namazda dikkati dağıtan eşyanın varlığı, sesli ortamda namaz kılma, yemekte aşırılık, uyku dengesizliği, iş-meşgale yoğunluğu ile bağlantıyı kesmeden namaz kılma, namaz fıkhına vakıf olamama, namazı gelenekleştirme olarak karşımıza çıkabilir. Namazda huşuu engelleyen ne varsa o namaz için zarardır. Namazda göz hareketleri bile önemlidir. Evet, namazda gözlerin hareketi namazı bozan bir iş değildir. Ama beyin, gözün gördüğünü düşünmeye başlayınca namaz erir. Namazda göz, el rahat durmalıdır.
Namaz ve imam
Bir Müslüman'ın Allah için yapacağı en büyük ibadet olan namazı eda ederken, namaz için önemli bir şart olan cemaat ve cemaatin imamını araştırması en tabii hakkıdır. Hatta bu hakkın da ilerisinde bir görevdir. Fakih imam, takva imam, örnek imam, kıraati iyi imam aramak namazı ciddiye almaktır. Her ne kadar imamın kimliği namaz ve cemaatin varlığını temelden kaldırmıyorsa da imamın üstün vasıflı olması namazın ecrinde ziyadeliktir.
İmamın iyisini arama isteğimiz bize bir hususu da ikaz etmektedir:
İyisi veya bulunanı, hangisi olursa olsun, cemaatle namaz kılındığında imam uyulmak için vardır. İmama uymadaki aksaklıklar namazı eritir.
Namaz ve cemaat
Namazla akla gelen ilk nesnenin cami olması gayet güzel bir işarettir. Ancak namazla akla gelen 'içi cemaatle dolu' bir cami olmalıdır. Namaz kadar, cemaat gerektiren başka bir ibadetimiz yoktur. Namaz illa cemaat ve imam ister. Belki, hanımlar için cemaat istenmeyebilir; erkekler illa camiye ve cemaate devam etmelidirler. Namazın ruhu cemaattir. Camilerin ihya edilmesi, yapılarının inşa edilmesinden çok daha önemlidir.
Mirac sayılacak bir namaz için tavsiyeler
* Namazda kalbi meşgul edecek engellerden arınmak gerekir. Camide namaz kılarken, gözü zorlayacak, kulağı taciz edecek yerlerden uzakta kılmak tercih edilmelidir. Dış etkilerle bağlantı kesilmelidir, en azından asgariye indirilmelidir. Namazı namaza mahsus yerlerde kılmak en uygun olanıdır.
* Namaz ciddiyeti abdestte ve setri avrette başlamalıdır. Mükemmel bir abdest, huşu için daha evladır. Namaz için özel bir kıyafet şartı olmamakla beraber, namazda en güzel kıyafetleri giymiş olmak Allah Teâlâ'nın emridir.
* Namaz kelimesi kullanıldığında 'farz namazlar' kastedilmektedir. Muhasebesi yapılacak olan da onlardır. Ancak nafilelerin, bilhassa farzların öncesindeki sünnet namazlar, namaz kıvamına girmek için oldukça önemlidir. O namazlar, namaz olarak değerli oldukları gibi, farz namazlara ısındırma vazifesi yaptıkları için de önemlidirler.
*Mümkün olduğu kadar namazdaki tekbirlerin, tesbihatın, okunan ayet ve duaların anlamlarını bilmek namazdaki huşua etki edecektir.
* Namaz esnasında el hareketleri, kaşınma ve diğer fuzuli işler bir noktadan sonra namazı ifsat eder. Namazı ifsat etmeden önce ise huzuru ve huşuu ifsat eder. Mümkün olduğu kadar namazda üstün bir edep izlemek gerekir.
*Namazda nebevi tavsiye, her namazı 'son namaz' gibi kılmaktır. Bir mü'min, kıldığı namazın son namazı olacağını bilerek kılması halinde hangi hassasiyeti gösterecekse, namazda o hassasiyeti göstermek gerekir. Böyle kılınan bir namaz, gerçekten son namaz olursa kurtuluşa vesile olur. Eğer son namaz değilse, zaten öyle bir namaz kılmış olmak bizi kazandırmış olacaktır.
|